İŞYERİ AŞKLARININ YASAL BOYUTU

İşyerlerinde yaşanılan gönül ilişkilerinin hukuksal yanı ne zamandır yazmayı düşündüğüm bir konu olmasına karşın araya farklı konular girdiğinden hep ötelenmişti. Son yaptığım eğitim çalışmalarından birinde yine bu konuda sorular gelince artık bu konuyu yazmak kaçınılmaz oldu.

 

 

Evet,

 

Aşk insan yaşamında vazgeçilmez ve yaşanılması mutlak gereken duygulardan biri şüphesiz. Hatta Aşk anarşist kimilerine göre. Yaş, zaman, hatta mekân tanımıyor. Tanımıyor ama aşkın yaşanıldığı yer işyeri olunca işin içine iş hukuku da karışıyor ister istemez.

 

Zaten konunun bizi ilgilendiren yönü de bu. Ve bizde bu yazımızda işyerinde yaşanılan “gönül ilişkilerinin” (Yargıtay’ın deyiş biçimi) İş hukuku yönünden yansımalarına bakacağız.

 

Gerçektende genel olarak muhafazakâr bir yapıya sahip olan toplumumuzda karşı cinslerin tanışıp iletişim kurabilmelerine olanak sağlayan alanlardan en önemlisi iş yerleridir.

 

Bunun en önemli nedenlerinden biri artık okul yaşamını sonlandırmış ve iş yaşamına adım atmış gençlerin bir an önce (aile ve çevre baskısının da etkisiyle) evlilik hayalleri kurmaya başlamaları ve iş yerlerinde kendi statülerine uygun karşı cinsten kişilerle iletişim sağlamaya çalışmalarıdır.

 

Aslında yaşamın doğal akışı içinde bu konuda yadsınacak pek bir nokta da görünmemektedir. Yani iki gencin işyeri ortamında tanışıp bir birlerine ilgi duymaları ve bu ilginin ileride evlilik gibi bir mutlu sona erişmesi çok sık karşılaşılan bir durumdur.

 

İşyeri yönetimlerinin de söz konusu çalışanlarının işlerini aksatmamaları koşulunda bu noktada konuya negatif bir bakış açıları (genellikle) yoktur.

 

O halde ilk örneğimizi verelim ve bu görüşümüzü doğrulayan bir yargı kararını[1] sizlerle paylaşarak konuyu somutlaştıralım.

 

KARAR: Davacı, davalıya ait fabrika işyerinde çalışmıştır. Hizmet akdi işveren tarafından aynı işyerinde çalışan diğer bir işçi ile gönül ilişkisine girdiği gerekçesiyle sona erdirilmiştir. Bu ilişki kesin delillerle kanıtlanabilmiş değildir. Diğer taraftan böyle bir gönül ilişkisinin varlığı kabul edilse bile bu ilişki işyeri çalışmalarını aksatmadığı ve çalışma düzenini bozmadığı sürece işverene 1475 sayılı İş Yasası’nın 17/II. maddesi gereğince fesih hakkı vermez. Mahkemenin yazılı şekilde davacının ihbar ve kıdem tazminatı isteklerini reddetmesi hatalıdır.

 

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, 25.02.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

Görüldüğü gibi Yüksek mahkeme işyerinde iki çalışan arasında yaşanılan gönül ilişkisinin işyeri çalışmalarını aksatmadığı ve işyeri düzenini bozmadığı sürece bir fesih nedeni oluşturmayacağı görüşüyle işyeri yönetimi tarafından bu nedenle yapılan feshi haksız bulmuştur.

 

Ancak bu tür ilişkiler her zaman aynı biçimde tezahür etmemektedir. Bazen de işyerlerinde karşılıksız aşklar, evlilik dışı yasak aşklar (aşk-ı memnu) yaşanabilmekte ve hal böyle olduğunda doğal olarak ortaya çeşitli sorunlar çıkmaktadır. Bu durumda işyerinin düzeninin bozulması gerekçesiyle işyeri yönetimleri konuya müdahil olmakta ve çoğunlukla da bu tür ilişkilerin tarafları (aşklarını bilemeyiz ama) işlerini kaybetmektedirler.

 

Bu konuya ilişkin kararları incelediğimizde ise Yüksek yargının da gerek işyerinde karşılıksız ve gerekse de yasak aşklara pek sıcak bakmadığını görüyoruz. Dilerseniz şimdi konumuza somut örneklerle açılım kazandırmaya devam edelim ve bu defa karşılıksız aşklara bakalım.

 

Her şeyden önce belirtmeliyiz ki karşılık bulamayan âşıkların bu ısrarlarını sürdürmeleri konunun boyutunu değiştirerek iş yasamızda artık yerleşik bir yasa maddesi halini alan işyerinde cinsel taciz boyutuna vardırabilir.

 

Yani işyerindeki arkadaşı veya amiri tarafından istemediği bir duygusal ilişkiye zorlanan bir çalışanın bu durumu işyeri yönetimine iletmek ve işyeri yönetiminden tacize uğradığı gerekçesiyle önlem alınmasını istemek hakkı vardır.[2]

 

İşverenin uyarılarına karşın bu işçinin aynı davranışlarını sürdürmesi ise iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı nedene dayanarak bildirimsiz sona erdirilmesine neden olabilecektir.[3]

 

Şimdi bu konuya dayanak oluşturacak bir Yargıtay kararını sizlerle paylaşalım (Bu karar daha önceki makalelerimizden birinde de karşımıza çıkmıştı[4])

 

Davacı tanıkları ise, bayan işçinin bir başka işçi ile ilişkisinin olduğunu ve bu yüzden davacıya karşı komplo kurulduğunu belirtmişlerse de, şikayet dilekçesinin içeriği ve davalı tanığı beyanına göre davacının sekreter olarak çalışan bayan işçiye karşı işyerindeki konumunu da kullanarak baskı oluşturmak suretiyle duygusal ilişkiye zorladığı anlaşılmaktadır.

 

Gerçekten, bir bayan işçinin nedensiz yere kendisinin cinsel tacize uğradığı yönünde bu kadar ayrıntılı olarak açıklamada bulunması hayatın olağan akışına aykırıdır.

 

Davacı işçi, daha sonra bayan işçinin rızasıyla bu tür eylemlerine devam etmişse de, davacının işyerinde haiz olduğu yönetici konumu sebebiyle baskı oluşturarak bu eylemlere giriştiği ve son dönemlerde bayan işçinin karşı çıkmaları üzerine işten çıkartmakla tehdit ettiği ve en nihayetinde bayan işçinin baskılar sonucu istifa ettiği ve aynı gün cinsel taciz iddialarıyla ilgili durumu davalı işverene bildirdiği anlaşılmaktadır.

 

Somut olayda davacı ile bayan işçi arasında yaşananlar iş düzenini bozacak nitelikte olduğu gibi doğruluk ve bağlılığa da aykırı eylemler niteliğindedir. Bu durumda ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin reddine karar verilmelidir.[5]

 

Evet,

 

Karardan da anlaşılacağı üzere mahiyetinde çalışan bir kadın personeli duygusal ilişkiye zorlayan yönetici bu davranışının şikâyet konusu olması üzerine işyeri yönetimince İş yasamızın 25/2-d maddesi çerçevesinde (işyerinde cinsel tacize ilişkin fıkra) işten çıkartılmıştır. Bu haklı fesih kararı daha sonra yüksek mahkemece de haklı bulunup onanmıştır.

 

Bu örneğimizden sonra şimdi de sıra işyerinde yaşanan yasak aşklara geldi. Yukarıda belirttiğimiz gibi bu tür sosyal çevreler tarafından da kabul görmeyen ve hoş karşılanmayan ilişkiler konusunda Yüksek yargının da görüşleri aynı paralelde.

 

Sıradaki örnek olayımız aynı işyerinde çalışan ve gönül ilişkisine giren iki evli çalışana ait. İşveren bu ilişki nedeniyle iş sözleşmesini sona erdirmiş, iş gören feshin geçersizliği sebebiyle işe iade davası açmıştır. Yerel mahkemenin işçiyi çeşitli nedenlerle haklı bulmasına karşın temyiz olunan karar Yüksek mahkemeye intikal etmiş ve yüksek mahkeme aşağıdaki karar özetinden de anlaşılacağı üzere işvereni haklı bularak feshin haklı sebebe dayandığı yolunda hüküm kurmuştur.

 

ÖZET: EVLİ OLAN DAVACININ İŞYERİNDE EVLİ BİR BAYANLA BİRLİKTE OLMASI HALİ; AKDİN FESHİ İÇİN, İŞÇİNİN DAVRANIŞLARINDAN KAYNAKLANAN VE İŞYERİNDE OLUMSUZLUKLARA YOL AÇAN GEÇERLİ NEDENLERDENDİR. BU SEBEPLE İŞVEREN TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLEN FESİH HAKLI SAYILIR.[6]

 

Yüksek yargı ayrıca bu tür ilişkilerde ilişkinin işyeri dışında gerçekleşmesini de önemsememektedir. Hatta, tarafların aynı işyerinde çalışıyor olmalarının dahi fesih konusunda bir önemi bulunmamaktadır.  Sıradaki kararımızda işyerinde çalışan işçilerden birinin aynı işyerinde çalışan bir arkadaşının eşi ile ilişkiye girmesi (kadın işyerinde çalışmıyor)  bu eylemin işyeri dışında gerçekleşmesine karşın haklı fesih nedeni olarak kabul edilmiştir. Yüksek mahkeme karar özetinde;

 

İŞÇİNİN, AYNI İŞYERİNDE ÇALIŞAN DİĞER BİR İŞÇİNİN EŞİ İLE ONLARIN EVİNDE İLİŞKİDE BULUNMASI İŞYERİ DIŞINDA İŞLENEN BİR SUÇ OLARAK KABUL EDİLEMEZ.

 

Demektedir.

 

Yüksek yargı yine aynı kararın gerekçesinde bu davranışın işyerindeki çalışma düzenini olumsuz etkileyeceği görüşündedir.

 

Burada işçilerden birinin eşi ile diğer işçinin böyle bir davranışta bulunması işyerindeki çalışma düzenini olumsuz şekilde etkileyeceği, iş barışını bozarak verimi düşüreceği kabul edilmelidir. Bir başka anlatımla davacının söz konusu eylemi ahlek ve iyi niyet kurallarına uymayan bir hal olarak değerlendirilmelidir. Bu itibarla işyeri dışında işlenen bir suç olarak kabul edilmesi dairemizce uygun bulunmamıştır… gerekçesiyle bozularak dosya geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.” [7]

 

Sonuç olarak elbette ki her şeyden önce insanca ve insani bir duygu olan aşkın karşımıza nerede ve ne şekilde çıkacağı asla belli olmaz. Ancak bu karşılaşma işyerinde olursa ilişkinin türüne göre iş yaşamı ve iş hukuku açısından böyle farklı sonuçlara neden olabiliyor.

[1] Y.9.H.D. 1998/365 –  25.02.1998

[2] 4857 sayılı İ.K. M.24/2

[3] 4857 sayılı İ.K. M.25/2

[4] İş Yerinde Cinsel Taciz Konusunda Önemli ve İlginç Bir Yargıtay Kararı (02.10.05)

[5] Y.9.H.D. E.2004/13286  K.2005/7706 T.08.03.2005

[6] Y8. H.D. E. 2004/17355 K. 2005/2619 T. 31.01.2005

[7] Y.H.G.K E. 2000/9-1100 K. 2000/1155 T. 20.09.2000