FENERBAHÇE’ DE LİDERLİK VE YÖNETİM SORUNUMU VAR?

Fenerbahçe’de çifte kupayla şampiyonluğa gidilirken her iki şampiyonluktan da olunması bir kez daha başarısızlığın nedenleri konusunda gerekli araştırmaların yapılması konusunu gündeme getiriyor.

 

Gerçektende bu yıl ezeli rakiplere kaybedilen kupa ve lig şampiyonluklarının üzüntüsü kolay kolay bitmeyecek gibi görünüyor. Türkiye liglerinde son haftaya lider giren hiçbir takımın şampiyonluğu kaybetmediği göz önüne alınırsa Fenerbahçe’nin özellikle stres yönetimi konusunda ciddi sorunlar yaşadığını söyleyebiliriz.

 

Artık herkesin dilinde Fenerbahçe’nin bir final takımı olmadığı finallerin yükünü kaldıramadığı söylemi var. Peki, ama Ülkemizin hatta Avrupa liglerinin en ciddi bütçeleriyle oluşturulmuş (takımın oyuncu değeri 70 milyon Euro) ve yıldızlar topluluğu görünümünde olan Fenerbahçe gerek yurt dışında ve artık yurt içinde de bu başarısız sonuçlara niye mahkûm oluyor? Milyonlarca Fener seyircisi niye üzülüyor?

 

Aslında Fenerbahçe’nin başarısızlığı sorununu araştırırken de sebep sonuç ilişkisinden yararlanmalıyız. Hiçbir sonuca nedensiz ulaşılmaz. Öyleyse Fenerbahçe’nin başarısız sonuçlarının ardındaki sebep nedir? Sorusunun yanıtına da bu çerçevede aramalıyız. Bunu yaparken de sadece Fenerbahçe örneğini değil futbol dünyasında kulüplerin organizasyonel yapısını ve Lider kadrolarının başarı yönünden kıyaslamasını yapmalıyız.

 

Başarı kavramı tarihte üzerinde en çok düşünülen ve kafa yorulan kavramlardandır. Ülke yönetiminde başarı, Parti yönetiminde başarı, Şirket yönetiminde başarı ve kulüp yönetiminde de başarı nasıl sağlanır.

 

Bu organizasyonlar ölçekleri bakımından birbirlerinden farklı görünseler de onları başarıya ya da başarısızlığa götüren faktörler önemli benzerlikler göstermektedir.

 

Gerçektende iyi yönetilmeyen hiçbir organizasyonun başarılı olabilmesi mümkün değildir. Belki kalıcı olmayan ve zaman, zaman tesadüfî ya da kişisel becerilerin ön plana çıktığı sıradan başarılar elde edilebilir ama bunlar bizi o organizasyonun geniş anlamda başarılı olduğu sonucuna götürmez.

 

Yönetim bilimi uzun yıllar yönetimde başarı sorununa çözümler aramıştır. Pek çok yönetim bilimcisi özellikle de başarılı İnsan kaynakları yönetimi konusuna yaklaşık 100 yıldır mesai harcamaktadır. Bu çalışmaların sonucunda önemli gelişmelerin olduğundan söz etmemiz mümkündür. Küresel rekabet ortamında pek çok kuruluş bu yöntemlerden yararlanmaktadır.

 

Bir kurumun başarısı için en önemli faktör doğru ve sağlıklı bir yönetsel organizasyon oluşturmaktır. Bu bir binanın temelini oluşturmak kadar mühimdir. Ardından iş süreçleri incelenerek amaçlara ve hedeflere uygun bir biçimde o organizasyonun alt dalları oluşturulur. Bütün bu çalışmalara ise elbette ki Liderlik özellikleri taşıyan birinin önderlik etmesi gerekmektedir.

 

Lider yönetici günümüzde bir organizasyonun başarısı için son derece önem arz etmektedir. Liderlik vasfı taşımayan yöneticilerin büyük organizasyonları başarıya götürebilmeleri olası değildir.

 

Başarılı bir liderde olması gereken temel özelliklere baktığımızda ise Lider yöneticinin;

 

  • Bir liderde olması gereken bilgi birikimi ve donanımlara sahip,
  • Duygu ve davranışlarını denetleyebilen,
  • Mütevazı,
  • İnsan ilişkilerinde son derece başarılı,
  • Eleştirilere açık,
  • Demokratik ve adil kişilikte,
  • Ekibine saygılı, onların gelişimine son derece önem veren,
  • İşleri delege eden,
  • Sosyal sorumluluk sahibi,
  • Başarının ekip çalışmasının gücünden geldiğine inanan,
  • Başarısızlıklarda lider olarak kendi hatalarını sorgulayan

Başarılı Lider üzerine yaptığımız bu tanımlamaları arttırabilmek mümkündür. Şimdi dilerseniz birde başarısız liderlerin özelliklerine bakalım.

İşler istediği gibi gitmediğinde kolayca parlar, beklenmedik çıkışlar yapar.

  • Risk almaktan çekindiği için karar veremez, tereddüde düşer ya da çelişkili kararlar verir.
  • İnsanlara güven duymaz, sözlerde ve davranışlarda ard niyet arar, kuşkucudur.
  • İnsanlarla iletişim kurmayı önemsemez, onların ihtiyaçlarına duyarsızdır.
  • Kendisine hayrandır ve her şeyin hakkı olduğuna inanır.
  • Önünü sonunu düşünmeden bol keseden vaatte bulunur; sonra da verdiği sözleri unutur veya sözünü tutmaz.
  • Her durumu küçük veya büyük krize dönüştürür; duruma hakim olmak için çevresini tedirgin eder.
  • Fevri ve yanlış kararlar alır, çevresindekileri zora sokar.
  • İnsanlar üzerinde sıkı kontrol uygular, zorlayıcıdır ve ayrıntılarla uğraşır.
  • Herkesi memnun etmek için onların suyuna gider, insanlara hoş görünerek istediğini yaptırabileceğini düşünür.
  • İnsanlara, gelişen olaylara ve sorunlara yeterince zaman ayırmaz, tembel ve gevşektir. Eğlenceye, oyuna, uykuya çok zaman ayırır.

Şimdi çok kabaca tanımını yaptığımız bu teorik kavramları Futbol kulüplerinin organizasyonel yapılarına ve lider tiplemelerine uyarlayacak olursak aslında sorunun nedenlerini önemli ölçüde yakalamış oluruz.

 

Futbol kulüplerimizde Yönetimlere ve özellikle de Başkanlığa gelen kişilerde aranılan temel nitelik sermaye sahibi ve nüfuzlu insanlar olmalarıdır. Bunun nedenleri ise tüm kamuoyu tarafından açıkça bilinmektedir. Bizim yukarıda örneklerini verdiğimiz Liderlik nitelikleriyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bu kişiler sadece “güçlü” kişiler oldukları için kulüp başkanlıklarına getirilmektedirler.

 

Bu kişilerin oluşturduğu Organizasyonel yapılarda doğal olarak kendi otoritelerine ve oluşturacakları oligarşik yapıya uygun organizasyonlar olacaktır. Süreç içersinde Başkan otoritesine muhalefet oluşursa bu kişilerin süratle tasfiyesi yoluna gidilecektir.

 

Demokrasinin olmadığı ve sadece liderlik sultasına dayalı bu tür organizasyonel yapıların ülkemizde partileri ve diğer organizasyonları ne hale getirdiğinin örneklerini hep birlikte gördük. Başarı için çağdaş ve demokratik Liderler ve buna bağlı organizasyonlara ihtiyaç var. Aksi halde başarısızlık kaçınılmaz oluyor.

 

Kulüplerinde başarısızlık yaşayan ve çoğu iş adamı olan bu Başkan ve yöneticilerin kendi kendilerine sormaları gereken en kritik iki soru şudur bence;

 

Başarısız olan şirketlerde( organizasyonlarda ) gerçek sorumlu kimdir?

Bu tür şirketlerimde ne tür önlemler alırım?

 

Birinci sorumuzda iki seçenek var;

 

Yönetim sorumluluğunu üzerine alan ve şirketleri yöneten kişiler başarısızlık sonucunda “bütün işçileri işten atalım iyi çalışmadılar” mı demeliler yoksa “Yönetim hakkı bizde, bu kadroyu biz kurduk doğru kararlar alıp doğru seçimler yapsaydık bu sonuca ulaşmazdık” mı demeliler.

 

İkinci sorumuzun yanıtları da birinciyle bağlantılı aslında;

 

“Biz elimizden geleni yaptık, Şirketi başarıyla yönettik her türlü imkânı sağladığımız çalışanlarımız başarısızlığımızın sorumlusudur. Hepsinin iş sözleşmesini fesih edelim ve yerlerine yeni elemanlar istihdam edelim.”

 

Ya da

 

Yönetim kurulu ve Genel Müdür olarak yönetim hakkımızı iyi kullanamadık, çalışanları iyi motive edemedik, İş süreçlerini iyi yönetemedik başarısız sonuçtan biz sorumluyuz asıl istifa etmesi gerekenler bizleriz.

 

Şimdi Fenerbahçe Kulübünün lideri ve Yönetim kadrosu bu sorulara yanıt aramalıdır kanaatimizce.

Ancak tarih göstermiştir ki. Başarıları sonuna kadar sahiplenenler başarısızlıklardan kendilerine hiçbir dönemde pay ayırmazlar.

 

Bu yıl da bu geleneğin böyle süreceğini içinde bulunduğumuz transfer günlerinde birlikte göreceğiz.

Fenerbahçe taraftarı ise bu zihniyetin ve bu yönetim anlayışının hâkim olduğu bir camiada başarıya daha uzun yıllar özlem duyacaktır ne yazık ki.