Korona Virüs’ün Çalışma Hayatına Olumsuz Etkileri ( Soru – Cevap )

Korona virüsün çalışma hayatımıza olumsuz etkileri artarak devam ediyor. Çalışmakta oldukları iş kolu itibariyle zorunlu olarak işyerlerinde faaliyetlerini sürdüren işçiler risk altında ve endişe içinde olsalar da işlerinde çalışmayı sürdürüyorlar. Hatta sadece zorunlu olanlar değil olmayanlar da işlerini kaybetme korkusundan dolayı işe gitmeye devam ediyorlar.

Bu virütik ortamda devam eden işçi-işveren ilişkileri de sürekli yeni sorunlar ve dolayısı ile sorular üretmeye devam ediyor. Biz de sıkça sorulan bu sorulara yanıtlar bulmaya çalıştık;

Korona virüs, iş yerindeki ortamda bulaşırsa iş kazası sayılır mı?

Öncelikle yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu, 6331 İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile 6098 sayılı Borçlar Kanunlarımız işverenlerin çalışanlarını korumalarını, gözetmelerini içeren düzenlemelere yer vermektedir. Ayrıca 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanunumuz iş kazası tanımını yapmakta ve sigortalının uğrayabileceği iş kazası ve benzeri zararlardan kusurlu olması halinde işverenleri sorumlu tutmaktadır.  

Buradan hareketle işverenlerimiz çalışanlarını işin yapılması sırasında kendilerine bedenen ve ruhen gelebilecek her türlü zarardan korumak zorundadırlar. Bu cümleden kasıt elbette ki gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerin alınması, uygulanması ve denetlenmesidir. Bu önlemler arasında şüphesiz ki işyeri hijyeninin sağlanması da gelmektedir. Özellikle sanayi, inşaat, madencilik, hizmetler gibi sektörlerde emek yoğun çalışılan kalabalık işyerleri işçilerin bir arada yakın çalıştıkları, yemek yedikleri, hatta barındıkları (şantiye yatakhaneleri vb.) ortamlardır. Karşı karşıya bulunduğumuz son derece hızlı bulaşma özelliği olan Covid-19 (korona) virüsü bu ortamlar bakımından yayılmaya maksimum ölçüde müsaittir. İşte bu riske karşı işverenlerin her türlü kalıcı önlemi alması zorunludur. Bu önlemlerin alınamaması koşulunda işyerinin tatil edilmesi gerekir. Aksi halde alınmayan veya eksik alınan önlemler nedeniyle işçilere işyerinde virüs bulaşması elbette ki kanıtlanması koşuluyla iş kazası tanımı içinde yer alır. 

Çalışan, korona virüs (COVID-19) nedeniyle enfekte olursa ne olur?

Böyle bir durumda işçinin işe devam edebilmesi zaten söz konusu değildir. Olması gereken raporlu sayılması ve iyileşinceye kadar işyeri ile ilişkisinin olmamasıdır. Diğer taraftan işçi raporlu olduğu dönem içinde SGK’ dan kendisine geçici iş göremezlik ödeneği ödenecektir.

İşveren çalışanlarından tıbbi kontrollerden geçmelerini talep edebilir mi?

İşveren zaten çalışanlarının gerek işe girişte, gerekse işin niteliğine göre çeşitli dönemlerde periyodik sağlık muayenelerini yaptırmak zorundadır. İçinde bulunduğumuz olağan üstü dönemde ise tüm çalışanların sağlık kontrollerinin işverence yaptırılması gerekir. Hatta bilindiği üzere alınan önlemler çerçevesinde her gün işçilerin servis araçlarına binerken ve işyerlerine girerken ateşleri ölçülmektedir. Çalışanlar işverenden gelecek olan bu tür tedbirlere uymak ve sağlık muayenelerinin yapılmasına onay vermek zorundadır.

Çalışanlar iş seyahatlerine, toplantılara katılmaktan kaçınabilirler mi?

Yaptıkları işin gereği olarak seyahat etmek zorunda olan çalışanlar risk devam ettiği sürece (hele ki seyahat etmeye devlet tarafından dahi kısıtlama getirilen böyle bir dönemde) seyahat etmekten kaçınabilirler. Toplantılar için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Uzaktan katılımın (tele-konferans, Skype vb.) mümkün olduğu ortamlar sağlandığı sürece işçi kalabalık gurupların yakın temasından kaçınılabilir. Ancak her iki konu içinde işveren gerekli her türlü önlemi aldığı takdirde çalışanın seyahat etmemesi, toplantılara katılmaması işverence yaptırıma sebep olabilir.

Çalışanlar işe gitmekten kaçınabilirler mi?

Çalışanların iş görme borcundan kaçınabilme halleri yasada belirtilmiştir. Bu hallerden biri de işçi sağlığı ve güvenliği bakımından işyerindeki risklerdir. İşçi gördüğü riskler açısından işvereni uyarır. İşyerindeki İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulunun toplanıp riskleri ortadan kaldırmak konusunda karar almasını talep edebilir. İşverenin bu konuda duyarsız kalması koşulunda işçinin iş görme borcunu yerine getirmemek yani çalışmamak hakkı vardır.  

İşveren, mevcut somut veri bulunmaması ancak şüpheli durum bulunması halinde çalışanların yıllık ücretli izne, ücretsiz izne veya idari izne gönderebilir mi?

Öncelikle belirtelim ki İş Kanununda idari izin diye bir kavram yoktur. Bu kamuya ait bir müessesedir. Bundan kasıt şayet ücretli izin ise işveren elbette ki çalışanlarına her durumda ücretli izin verebilir. Ancak işyerinde olası bir riske karşı işçiye ücretsiz izin verilmesi ve/veya verilecek iznin yıllık ücretli izinden düşülmesi yasal değildir. İşçiyle işveren ancak anlaşarak karşılıklı mutabakat ile ücretli ve/veya ücretsiz izin kararı alıp uygulayabilirler.

İşverenin ekonomik durumunun olumsuz etkilenmesi halinde durum ne olur? Böyle bir durumda kısa çalışma ödeneği ne kadar süre ödenir?

Böyle bir durumda yani işyerinin korona krizinden etkilenerek kısmen ya da tamamen faaliyetini durdurması koşulunda işveren önce işçilerine 1 hafta süreyle yarım ücret ödeyecektir. Ardından Türkiye İş Kurumuna kısa çalışma ödeneği için müracaat edip, müracaatının kabul edilmesi sonrasında da işçilerine kaynağı işsizlik sigortası fonundan karşılanan Kısa Çalışma Ödeneği ödeyebilecektir. Kısa Çalışma Ödeneğinin süresi 3 aydır. Bu süre Cumhurbaşkanının yetkisi ile uzatılabilir. Şayet 3 aylık sürenin sonunda işyeri tamamen kapatma kararı alırsa işveren işçilerin iş ilişkisinden doğan tüm işçilik haklarını (tazminat, kullanmadığı yıllık ücretli izin vb.) kendilerine ödemelidir.