Pareto Yasası veya “Ah şu dengesiz dünya”

Dünyanın temelinde, kurgusunda bir dengesizlik var bu kesin. Fi tarihinden bu yana süre gelen inanışlarda bu durumun izlerini görebilirsiniz kolaylıkla. Eski zamanlar diyorum ama günümüzde bile bu inanışlara sahip olan insanlara rastlanabiliyor, hangileri mi; ilk aklıma gelenler dünyanın bir öküzün boynuzu üzerinde durduğuna kani olanlar mesela, aya gitmediğimize inananlar, aslında gerçekten yaşamadığımızı, bir ebedi halı saha maçının uzatma dakikalarını oynadığımızı iddia edenler. Dünyanın gayet adaletli bir yer olduğuna inananlara da rastlanıyor ara sıra, çalıştıkça zengin olacaklarına, çiftliğin Osman’a kalacağına inanmaya hazır insanlara da. 

Ama elimde işin içinde başka işlerin olabileceğine ilişkin sağlam deliller var haberiniz olsun. Sırası ile açıklayacağım ama bir örnek vereyim de kendiniz karar verin ne derece haklı olduğuma. Mesela Rahmi Koç’un “Nazenin” isimli yatları V rakamına ulaşmışken ben henüz “Garibim I”i bile suya indiremedim. Kendim suya gönlümün istediği kadar girebiliyor muyum o bile şüpheli.

İşte böylesi bir dünyada Marquis Vilfredo Pareto’yu durduk yerde hayırla yâd etmem size şaşırtıcı gelmesin. Adı 80/20 Yasası, Pareto Yasası, Dengesizlikler Yasası olarak bilinen yasaların, ilkelerin atasını inşa eden kişidir kendileri. Onun katkılarıyla komşunun tavuğunun niye kaz gibi göründüğüne kafayı takan insanların iç sıkıntıları bir nebze olsun azalmıştır.

Ama aynı insanlar gördüklerinin gerçek olduğunu ve o tüylü hayvanın gerçekten besili bir kaz olduğunu idrak ettikleri an, “ben bu işin arkasında bir pislik olduğunu biliyordum zaten” diyerek bir kaz sahibi olmak için yakıcı bir istek duymaya başlamışlar, dünyanın dengesizliklerine inat çok sonraları “arabesk” olarak kategorize edilecek olan şarkıları dinlemeye koyulmuşlardır.

Üstat bin dokuz yüzün başlarında yılında İtalyan halkının %20’sinin İtalya toplam gelirinin %80’nine sahip olduğunu bulduğunu açıklamıştı. Bu oran aşağı yukarı diğer ülkelerde de doğrulanınca bu dengesiz görünen durumun farklı alanlarda, işletme yönetiminde, kalite süreçlerinde ve hayatın diğer aşamalarında geçerli olup olmadığı, eğer geçerliyse bu ilkenin uygulanmalarından nemalanmak üzere nasıl faydalanılabileceği konusu gündeme geldi doğal olarak.
Akabinde ne mi oldu? Joseph Juran ve Edward Deming Müteveffa Pareto’nun açtığı delikten içeri daldılar ve üretimcilere, pazarlamacılara, kalitecilere, satışçılara ve diğerlerine problemlerinin %80’ini oluşturan %20’yi göz önünde tutmaları gerektiğini, müşterilerinin %80’ini durduk yerde ihmal ettiklerine ilişkin de ellerinde yeterince delil olduğunu söyleyiverdiler.

İsterseniz yasanın detaylı açıklaması ve uygulamalarını görmek için bugünkü uyanışınızın üzerine yeterince bilgi toplayabilirsiniz ama kısaca anlatmak gerekirse: Yasa gayet açık aslında, bize, ortalama on çalışandan sekizinin çalışan bir buçuğunun da çalıştıran statüsünde olduğunu söylüyor kalan yarım kişinin kim olduğu ve nerede olduğu konusunda ise yardımcı olamıyor maalesef. (Ben o şahsın mirasyedi veya tufeyli taifesinden olduğunu ve keyfinin de yerinde olduğunu düşünüyorum açıkçası.*)

Birçok eğitim programında değindiğim ama “Yaratıcı Problem Çözme” eğitiminde detaylı olarak işlediğim bir kavram olan “Pareto Yasası” nereye odaklanacağı, kimin peşinde koşturacağı, kariyerini nasıl parlatacağı konularında fikir sahibi olmayanlar için anahtar teslimi çözümler barındırmaktadır.
Her işte olduğu gibi bu konuda da düşünce adamı yani teorisyen yani Pareto’nun bildiklerinden gerçek anlamda nemalanamadığı anlaşılıyor. Muhtemelen Vilfredo Pareto bulduğu şeyin nasıl paraya dönüştürüleceğini (ne olduğunu değil, nasıl fırsata dönüştürülebileceğini) tam olarak anlayabilmiş bile değildi. Yaşadığı dönemde hafiften üçkâğıtçı ve fırsatçı bir bilim adam olarak tanınırdı zatı âlileri. İcat ettiği kuramın bunca çok konuşulacağını bilseydi, sağlığında kendisini eleştirenlere bir başka gözle bakardı her halde.

Be güzel kardeşim bu pareto ilkesini nasıl yorumlayacağız bir deyiver hele, derseniz: Pareto İlkesi’nin özünün gerçekten sizi hırpalayan problemleriniz ortada dururken, problem olduğunu sandığınız konulara yoğunlaşmamakta yattığını söyleyebilirim. Eğer olaya pazarlama satış bağlamında bakarsanız da siz cironuzun veya karınızın yüzde seksenini müşterilerinizin yüzde yirmisinden elde edersiniz öyleyse o müşterileri bulun onları sevin, onlara iyi davranın diye özetlerim.
Pareto, Nasrettin Hoca’nın ceviz paylaştırırken kullandığı yöntemi tekrar yorumlamıştı. Hani çocuklar cevizleri paylaşamayınca hocaya geliyorlardı da hoca soruyordu, “ kul adaleti mi istersiniz, Allah adaleti mi?” diye. Çocuklara daha güvenilir gelmiş olmalı ki Allah adaleti diye yanıtlıyorlardı soruyu. Hoca’da üç birine beş birine veriyor, birine de hiç ceviz vermiyordu. Bu duruma itiraz eden şaşkın çocuklara yanıtı şu oluyordu muhteremin. “Allah işte böyle dağıtır adaletini, eğer kul adaleti isteseydiniz her birinize eşit olarak dağıtacaktım cevizleri.”

Yasanın iş dünyası uygulamaları yönünden bizlere neler katacağı çok açık, dünya görüşü oluşturma, özel yaşamımıza ve kariyer planımıza yön verme konusunda nasıl yardımcı olabileceği konusu ise biraz yoruma muhtaç. Bir seminerde katılımcılarımız Pareto Yasası’nı gündelik hayatlarında nasıl uygulayabileceklerini sordular bunun üzerine eğitime “Pareto Bilgeliği” şeklinde tanımladığım bir bölüm ekledim. Yaşamış kişilerden bilerek ve muhtemelen bilmeyerek (çoğumuzun içgüdülerimizle bulup yaptığımız gibi) yasadan faydalanmış kişileri konuşuyoruz, videoları üzerinde yorumlar yapıyoruz bu bölümde ve aşağıda bir kısmını sıraladığım bazı ipuçlarını paylaşıyoruz.

Bu ipuçları şunlar:
1. Tüm mesafeyi koşma, kestirme yolu ara: Koşmak keyifli bir etkinliktir mutlaka ama amaç bir yolu hızlı bir şekilde (genellikle de başkalarından önce) almaksa o zaman bazen klasik yolu terk etmek, Lord Byron’un yaptığı gibi az yürünen yolu seçmek gerekir. Hipotenüs oracıkta keşfedilmeyi bekleyen yenidünya gibi dururken, dik kenarları neden tercih edesiniz ki?

  1. Her önüne gelen işle uğraşma, seçici ol: Dünyada sayılı bir zaman misafir olacaksın. Kalma süren, önündeki yılı, günü, dakikayı bilmediğinden sana çok ama çok uzun geliyordur muhtemelen. O yüzden her işi yaparsan asıl yapman gerekeni yapamazsın belki de. Bunu bir daha düşün, süren sandığından azsa kiminle, ne yapardın acaba yaşamında? Yoksa şöyle mi sormalıyım ne yapardın acaba yaşamınla?
  2. Birçok alanda iyi performansa değil, birkaç alanda mükemmel performansa odaklan: Her işi iyi bilenler muhtemelen hiçbir işi yeterince iyi bilmiyorlardır. Gönlünüzden farklı birçok alanda at koşturmak geçiyor olabilir. Bu isteğinizi salim kafayla bir kere daha düşünün. Size de yazık ata’da.
  3. Yaşamın kaynaklarını akılcı kullan, eline geçeni savurma, kıymet bilmezlik etme: Çünkü Sultan Süleyman’a kalmayan dünya sürprizleri ile bizleri şaşırtmaya devam edecektir bu kesin. Hep zengin, hep genç ve hep akıllı olmayacağız. Olmaya başladığımız an ölmeye de başladık çünkü. Kendinin, doğanın hiçbir kaynağını çarçur etme, hele yerine koyamayacaklarını asla.
  4. Herkesi memnun etmeye çalışma: Çünkü başaramazsın. İşini, iş yapış biçimini sevenler ve seni takdir edenler olacak ama dünya iyisi olsan seni eleştiren, gözünün üstünde kaşın olduğu için yapmadığını bırakmayanlar da olacak. Asıl olan, sana yüzde seksenlik büyük katkıyı yapan yüzde yirminin ne düşündüğü. Politikacı değilsen kalabalıklar ve büyük sayılar kanunu pek işine yaramaz.
  5. Ortalamayı yükseltmek yerine, farklı verimlilik alanlarına yönel: Daha önceden arşınlanmış patikalarda dolaşmak, aynı projeleri daha iyi yapmaya çalışmak sana çok şey kazandırmaz. Her işin birinci dalgasına atlamaya çalış, inovatif düşün, yürüyecek yeni patikalar bul veya yap.
  6. İşverenini ve çalışacağın işi çok dikkatli seç. Eğer patronsan aynı şekilde çalıştıracağın kişiyi de: Mutsuz olacağı işleri seçmekte mahir adamlardan biri olmak sana kazanç sağlamaz. Sabır ve sebat iyidir ama üretkenliğinizi, yaşam enerjinizi sömüren bir işi değiştirmenin keyfine de doyum olmaz
  7. Yaşamın temel taşlarından olan sağlığı ve aileyi ihmal etme. Unutma temeli olmayan binanın fazla uzun bir ömrü de olmaz: Temel değerlerin neyse onların üstüne inşa etmelisin yaşamını.

Evet, Vifredo Pareto Ustanın ilham ettikleriyle yazmak istediklerim bunlar şimdilik. Bana ilkenin sizin için ifade ettiklerine ilişkin yazarsanız daha sonra onları da ilgilenenlerle paylaşmış oluruz.
Günleriniz, geceleriniz verimli ve keyifli geçsin