YABANCILARIN TÜRKİYEDE ÇALIŞMA ŞART VE KOŞULLARI

4817 Sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun 06.03.2003 tarih ve 25040 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Söz konusu Kanun ile birlikte, değişik kurumlarca çalışma izni verilmesinin oluşturduğu sakıncalar giderilmeye çalışılmış ve aynı zamanda çalışma izni prosedür ve işlemlerinin tek elde toplanması amaçlanmıştır.

4817 sayılı Kanun ile birlikte en geniş kapsamıyla üç tip çalışma izni düzenlenmiştir. Bunlar bağımlı çalışanların tabi olduğu süreli ve süresiz çalışma izni, bağımsız çalışma izni ve istisnai çalışma iznidir. Bağımlı çalışanlar yönünden Kanun, süreli veya şartları yerine getirmesi halinde süresiz çalışma izni verileceğini düzenlenmiştir. Süreli çalışma izni yabancının ikamet izninin süresi ile hizmet akdinin veya işin süresine göre, belirli bir işyeri veya işletmede ve belirli bir meslekte çalışmak üzere en çok bir yıl geçerli olmak üzere verilmektedir. Bir yıllık kanuni çalışma süresinden sonra, aynı işyeri veya işletme ve aynı meslekte çalışmak üzere çalışma izninin süresi üç yıla kadar uzatılabilmekte; üç yıllık kanuni çalışma süresinin sonunda, aynı meslekte ve dilediği işverenin yanında çalışmak üzere, çalışma izninin süresi altı yıla kadar uzatılabileceği hükme bağlanmıştır.

Türkiye’de en az sekiz yıl kanuni ve kesintisiz ikamet eden veya toplam altı yıllık kanuni çalışması olan yabancılara, iş piyasasındaki durum ve çalışma hayatındaki gelişmeler dikkate alınmaksızın ve belirli bir işletme, meslek, mülki veya coğrafi alanla sınırlandırılmaksızın süresiz çalışma izni verilebilecektir. Türkiye’de en az beş yıl kanuni ve kesintisiz olarak ikamet etmiş olmaları koşuluyla bir işverene bağımlı olarak çalışmayan yabancılar için bağımsız çalışma izni verilecektir.4817 sayılı Kanunun 8. maddesinde belirtilen yabancılar için istisnai çalışma izninin verileceği hüküm altına alınmıştır. Bu kişilerin izinleri bağımlı ve bağımsız çalışanlardan farklı olarak, süre bakımından bir sınırlamaya tabi olmayacaktır.

Yabancılar, çalışma izni başvurularını uyruğunda bulundukları veya daimi ikamet ettikleri ülkedeki Türkiye Cumhuriyeti temsilciliklerine yaparlar. Söz konusu başvuruyu takiben, ilgili temsilcilik tarafından başvuru evrakı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na iletilir. Yabancının temsilciliğe başvurma tarihinden itibaren üç gün içinde, Kanun tarafından öngörülen belgeler yabancının çalışacağı işverence Bakanlığa intikal ettirilir. Yurtdışı başvuru neticesinde Bakanlıkça çalışma izni verilmesinden sonra, yabancı doksan gün içinde ilgili temsilcilikten ülkeye giriş vizesi  (çalışma vizesi) talebinde bulunması gereklidir.

Ancak  en az altı ay süreli ikamet tezkeresi almış ve bu süresi sona ermemiş olan yabancılar veya bunların işverenleri, başvurularını yurt dışındaki temsilciliğe yapmadan doğrudan Bakanlığa yapabilirler. Ayrıca bu tür başvuruda çalışma izni temin edildikten sonra, ayrıca çalışma vizesi talebinde bulunmaya gerek yoktur. Çalışma izni süre uzatım talebi de, izin süresinin sona ermesinden itibaren en geç on beş gün içinde veya iznin sona erme tarihinden en erken iki ay öncesine kadar Bakanlığa yapılabilecektir. Bakanlık;  başvuruları doksan gün içinde neticelendirmekle mükelleftir. Ancak eksik tespit edildiği takdirde, doksan günlük süre eksik evrakın tamamlandığı tarihten itibaren başlayacaktır. Bakanlık; yabancının Türkiye’de istihdamının güvenlik vb. açılardan sakınca oluşturup oluşturmayacağı konusunda ilgili birimlerden görüş talep edebilir.

 Bakanlık tarafından yapılan inceleme ve araştırma neticesinde, izin talebinin reddine veya kabulüne karar verilebilir. İzin talebinin kabulü halinde yabancılar, yurt dışı başvuru halinde çalışma vizesi aldıktan sonra, yurt içi başvuru halinde ise doğrudan doğruya ilgili Emniyet Müdürlüklerine başvurarak ikamet izinlerini temin edebilirler. İzin talebinin reddine karar verilmesi halinde ise, ilgililer ret kararının tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde Bakanlığa itiraz edebilirler ve Bakanlık tarafından itirazın reddine karar verilmesi halinde ise idari yargıya başvurabileceklerdir

4817 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle birlikte Yabancıların Çalışma İznine ilişkin prosedür tek bir çatı altına toplanmıştır. Söz konusu Kanun öncesinde izinler Hazine Müsteşarlığı Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü tarafından verilmekteyken, yapılan değişiklikle çalışma izinleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkisi alanına dâhil edilmiştir. Mevzuatın ve yetkili makamın tek elde toplanması kanımızca olumlu bir adımdır. Süreç içerisinde, belki de en çok sakınca doğuran husus, ilk defa izin alınması halinde, çalışma izni inceleme süresi olan doksan günlük müddette, yabancının hukuki statüsünün belirsizliğidir. Diğer  bir ifadeyle çalışma izni başvurusu yapılmış ancak başvurusu henüz incelemede olan yabancı, işveren yanında çalışmaya başlayabilecek midir? Başlayabilirse sosyal güvenlik anlamında buna ilişkin sonuçlar ne olacaktır? Uygulamada, çalışma ve ikamet izni alınmadan SSK’ ya gerekli müracaatta bulunulamadığı görülmektedir.

Şu halde, Kanundaki bu açıklığın giderilmesi gerekmektedir. Bu yönde bir öneri olarak da, başvuru tarihi itibariyle çalışma izni neticesine kadar, yabancının ilgili işveren yanında çalışabileceğine kanuni zemin hazırlamak yukarıda belirttiğimiz sorunların bertarafı açısından ileri sürülebilir.  Aynı zamanda, ülkemizde görev yapacak yabancı uyruklu mühendisler için, Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odasına kayıt şartı aranmakta, odaya kayıt olunması için ise üniversite diplomasının Yüksek Öğretim Kurulu tarafından onaylanması gerekmektedir. Bu prosedür oldukça uzun süreli bir zamanı gerektirmektedir. Ancak unutulmaması gereken husus bu süreç zarfında yabancının hukuki statüsünde belirsizlik devam etmektedir. Bu yüzden yabancı uyruklu mühendisler için en azından bu süreç içinde hukuki statülerinin belirlenmesi konusunda yasal bir düzenleme yapılması yerinde olacaktır