Hedef Tespiti

“Gideceği limanı bilmeyen gemiye hiç bir rüzgardan fayda gelmez”
Evet bu anlamlı özdeyişi çoğumuz biliriz şüphesiz. Meslek seçimi konusunda ülkemizde ne yazık ki gençlerimize yeterince destek olabilecek çalışmalar hala yeterince yapılamıyor.


Bu nedenle bilinçsiz ve işsiz kalma telaşıyla (bir an önce) bir alana yönelmeye çalışan gençlerimiz bu acele ve bilinçsiz tercihler sonucu elde ettikleri mesleklerinde kısa süre içinde iş tatminsizliği dediğimiz sonuçla karşı karşıya kalarak iş yaşamlarında mutsuz oluyorlar. Ardından kaçınılmaz sonuç olan yeni arayışlar başlıyor.
Sizlerle bu savımızı destekleyecek yakın zamanda yaptığımız İşsizlik anketinin sonuçlarını paylaşmak isterim.
Ankette İş arayanlara sorumuz “Hangi nedenle iş arıyorsunuz” idi. (Bknz tablo 1)
Aldığımız yanıtlar yukarıdaki savımızın kanıtlanması bakımından gerçekten ilginçti
Şöyle ki ;

HANGİ NEDENLE İŞ ARIYORSUNUZ ANKETİ

Anketi yanıtlayanlar arasında doğal olarak yeni mezunlar ağırlıkta idi. Ancak neredeyse yeni mezunlara yakın sayıda katılımcı mevcut işinde mutsuzdu ve iş değiştirmek istiyordu.
Bu konuya daha geniş bir açıdan baktığımızda üniversite sınav sistemimiz ve eğitimde fırsat eşitliği sorunları gibi pek çok makro düzeyde sorunla karşı karşıya kalırız buda bu çalışmamızın amacını aşar.
Biz bu çalışmayı çalışanlara ve çalışmak isteyenlere tamamen bir rehber niteliğinde olması amacıyla hazırladık. Bu nedenle sorunları tartışmaktan ziyade her bölümde hayata ilişkin pratik çözüm önerilerinde bulunmaya çalışacağız.
Mutlaka mezun olduğunuz alanda çalışmanız gerekmiyor !
Öncelikle hemen belirtelim ki ideal görünen eğitim aldığınız alanda çalışmak olsa da bu mutlak bir kural değildir. Bu fikrimizi destekleyen gerçeklerden biri yukarıda az önce değindiğimiz gibi açıkta kalmamak amaçlı yapılan üniversite tercihleridir.
Hepimiz  biliyoruz ki pek çok gencimiz düşlediğinin dışında “puanının yettiği” bölümlere girip dört  yıl boyunca ben bu bölümden mezun olunca ne olacak sorusuna yanıt ararlar.
Bu konudaki bir diğer gerçek ise insanın ilgi duyduğu ve sevdiği bir alanda çalışması daha mutlu ve başarılı olmasını sağladığıdır. Gerçektende eğer asker yada polis yetiştiren bir okuldan mezun değilseniz çalışma hayatına son derece geniş bir açıdan bakabilirsiniz.(Asker yada polis eğitimi alanlar dahi bir müddet sonra farklı alanlara yönelebiliyorlar )

Önemli olan sizin hangi işi yapmaktan keyif alacağınızdır. Bu da kendinizi iyi tanımakla mümkün olabilecek çok önemli bir saptamadır. Örneğin dışa dönük, sosyal yönü kuvvetli, insanlarla kolay ilişkiler kurabilen birinin sırf İktisat, maliye ve benzeri eğitimler aldığı için muhasebe yada finansa yönelmesi onun belki de çok daha başarılı olabileceği ve hızla ilerleyebileceği alanlar olan satış, pazarlama,halkla ilişkiler,insan kaynakları gibi alanları ıskalamasına sebep olabilir.

Bu kişi ileride kişiliğiyle uyuşmayan ve giderek rutin bulacağı mevcut işinden mutsuz olup yeni arayışlara girecektir.
Evet ama bir yandan da zalim zaman hızla ilerlemektedir. Giderek yaş kaygıları devreye girer ve kişi sevmeyerek de olsa mevcut işini kaderi gibi görür ona razı olur ve mutsuz bir biçimde çalışma yaşamını sürdürür.

Bu kötü senaryo içinizi karartmış olabilir. Ama uzun yıllara dayalı meslek hayatımızda çok sık karşılaştığımız bir vaka olduğundan pek çok çalışanın bu durumda olduğunu hemen belirtmeliyiz.
Bu konuyla ilgili sizlere önerilerimiz şunlar;

 

 

Alan saptarken ;

•  Kendi kişiliğimizi çok iyi tanımalıyız güçlü ve zayıf yanlarımızı iyi bilmeliyiz. Ancak bu sayede kişiliğimize uygun ve yapmaktan mutluluk duyacağımız bir mesleki alan seçebiliriz.( gerekirse bu konuda psikologlardan bilimsel destek alabilirsiniz)
•  Çalışma hayatına geniş açıdan bakın ve kendinize dar kriterler koymayın mutlu ve başarılı olabileceğiniz birden çok alan saptayabilirsiniz. Paradigmalardan kaçının mutlaka mezun olduğunuz alanda çalışmak zorunda değilsiniz.
•  Alan saptarken hem meslek hem de sektör kriterlerini bir arada koymak sizi zorlayabilir. Bu nedenle önce meslek seçimi ardından sektörel farklılığı düşünün . ayrıca kimi meslek gurupları her sektörde geçerlidir. Sektörel uzmanlaşma daha sonra gerçekleştirilebilir.
•  Bir alanda karar verirseniz mutlaka o alanda faaliyet gösteren bir kuruluşta staj imkanı araştırın. Bu size hem iş yaşamı hakkında bir fikir verecek aynı zamanda seçiminizin doğruluğu konusunda kendinizi sınama imkanı sağlayacaktır.
•  “Ne iş olsa yaparım ağabey” mantığını bir yana atın hedeflediğiniz mesleği elde etmeye çalışın. Unutmayın ki aksi halde kısa süre sonra mutsuz olup yeniden arayışa geçeceksiniz.
Hedefiniz mutlaka kurumsal firmalar mı olmalıdır.
Genellikle yeni mezun ve iş yaşamına yeni atılacak olanlara mutlaka kurumsal bir yapıda başlamaları önerilir.
Bu ilk bakışta ideal bir yaklaşım biçimidir. Ama deneyim kazanma açısından bakıldığında bunun mutlak doğru olduğunu kabul edemeyiz. Unutmayınız ki en kötü iş deneyimi de bir deneyimdir.
Üstelik kurumsal yapının farkını görebilmek açısından küçük yada orta ölçekli bir işletmede başlayıp temel bazı donanımları elde etmek ardın da daha kurumsal bir yapıya geçebilmek her zaman mümkündür.

Bilmemiz gereken bir diğer gerçekte ülkemizde ağırlıklı olarak patron ve aile şirketlerinin fazlalığıdır. Bu tür yapılarda deneyim elde edilemeyeceği düşüncesi yanlıştır. Ayrıca hazır,oturmuş organizasyonel gelişimini tamamlamış bir firmaya gitmek bazen sizin gelişiminiz açısından da olumsuz olabilir.Çünkü bir şirket içinde gelişimin tüm evrelerini yaşamak,yani kurumsallaşmaya adım adım geçiş iş yaşamınız açısından son derece önemli bir kazanım olabilir.

 

 

Kurumsaldan vazgeçmem derseniz buyurun

 

Bütün bunların ardından ille de ben kurumsal yapı insanıyım başka ortamda mutlu olamam diyorsanız o zaman kurumsal yapıyı nasıl ayırt edersiniz ona bakmak gerekiyor.
Kurumsal yapıdan kastımız organizasyonel yapısı sağlam oturmuş, yönetsel anlamda problemleri olmayan,departmanları fonksiyonlarını sağlıklı olarak yerine getiren firmalardır.
Bu tür yapılarda kurum üst yönetim tarafından tespit edilmiş stratejik hedeflerine planlı bir biçimde ilerler.
Departmanlar ve çalışanlar konulan hedefler konusunda kendilerine düşen görevleri bilirler. Bu doğrultuda performans yönetimi çalışmaları yapılır. Bu tür kurumsal firmalarda performans bazlı ücret yönetimi sistemleri mevcuttur. Ayrıca sağlıklı bir ücret yapılarının olması beklenir. Bu yapılarda çalışanların hedeflerine ulaşmaları konusunda eğitim ve geliştirmeleri,ayrıca motive edilmeleri İnsan kaynakları departmanlarının vazgeçilmez görevleri arasındadır.  Bir diğer önemli konu da çalışanların kariyerlerinin gösterdikleri performans doğrultusunda yönetilmesidir.  Özetle bu tür kuruluşlarda İnsan Kaynaklarının tüm fonksiyonları uygulanır. O halde şöyle bir saptama yapmamız mümkündür ;
Kurumsal bir firmada İnsan Kaynakları departmanı mutlaka olmalıdır.
Aslında bir kurumun kültürünü, yapısını O kuruma adım attığınız andan itibaren solumaya başlarsınız. Karşılaştıklarınız kurumun yapısıyla ilgili size bir sürü ip uçları verir.
Hatta eleman arayış aşamasındaki yöntemleri, ilanlarının içeriği, şekli dahi hep ipuçları taşır. Kurumsal bir firmanın eleman ilanının profesyonel birinin elinden çıkmış olduğu kolayca anlaşılır. İlandaki unvan, görev tanımının açıklığı verilen mesajın netliği gibi ayrıntılar size bu konuda ışık tutar.
Size görüşme randevusu verilmesi,ardından karşılanma biçiminiz, Öz geçmişiniz doğrultusunda önceden bir hazırlık yapılıp yapılmadığı[1] uygulanan mülakat tekniği sorulan sorular, sizi dinleme tarzı ve kendinizi ifade etmenize yardımcı olunması, mülakatın yapıldığı ortam, mülakatın kapanışı, sonraki süreçler açısından bilgilendirilmeniz gibi detaylar kurumsal bir firmayla ilgili önemli izlerdir.

Nasıl ulaşırız derseniz

Kariyer hedefinizde bu tür firmalar varsa bu firmaların İnsan Kaynakları departmanları cv havuzu oluşturduklarından sürekli müracaat kabul etmektedirler. Toplanan bu cv’ler ileride oluşabilecek çeşitli personel taleplerinde değerlendirmeye alınmaktadır.
Artık internet üzerinde web sitesi olmayan kurumsal bir firma düşünülemez.
Bu siteleri zaten firmalar hakkında bilgi edinme amaçlı da mutlaka ziyaret edin. Bu sitelerde yer alan İnsan kaynakları linkine tıklayarak on-line öz geçmiş bırakabilirsiniz.
Ayrıca bu kuruluşlar bilindiği gibi okulların düzenlediği kariyer günlerine de katılmaktadırlar. Üniversitelerin kariyer günlerinde açılan standlarda hem şirketlerini tanıtmakta, hem de yeni mezunların müracaatlarını kabul etmektedirler.
Şimdi bütün bu yazdıklarımı okuyup ”sanki memlekette iş varda bu kuralları uygulayalım” dediğinizi duyar gibiyim.Üniversitelerin sürekli yeni mezunlar verdiği,özgeçmişlerin havalarda uçuştuğu,haber bültenlerinde her 3 gençten birinin işsiz olduğunun yazılıp söylendiği  bir ülkenin genci olmak gerçekten zor.
Bu anlamda ülke gerçeklerini yadsımıyorum  konuya ilişkin  tüm gerçekleri ben de İnsan kaynakları sektörünün içinde olan biri olarak çok iyi biliyorum. Ancak sürekli kriz dönemi koşulları ve mantığıyla hareket edemeyiz ve biz burada şu anda olması gerekenleri konuşuyoruz.
Şimdi size İş bulma şansınızı arttırıcı bazı önerilerde bulunacağım. Ancak unutmayınız ki iş bulma konusunda en büyük şansınız yine siz kendinizsiniz.
Bunun ne anlama geldiğini size bu bölümün sonunda daha açık bir içimde  açıklamaya çalışacağım.