ASIL İŞVEREN-ALT İŞVEREN İLİŞKİSİNDE AÇILAN İŞE İADE DAVALARINDA TARAFLARIN SORUMLULUĞU

 4857 sayılı İş Kanunu çerçevesinde asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulması çeşitli şartlara bağlanmıştır. Bu noktada ortaya çıkan en önemli konulardan bir tanesi de işe iade davasının açılması neticesinde asıl işveren ve alt işverenin sorumluluklarıdır.

Asıl işveren- alt işveren ilişkisinin yasaya uygun olarak kurulması halinde, alt-işverenin işçisi işe iade davasını bordrosunda bulunduğu işverenine karşı açması gerekmektedir. Netice itibariyle, feshin geçersizliğine hükmedildiğinde işe iade kararı alt-işveren açısından hüküm doğuracak ancak mali yükümlülüklerden alt işveren ve asıl işveren müşterek ve müteselsilen birlikte sorumlu olacaklardır.

Nitekim konuya ilişkin olarak Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 19.12.2005 tarihli kararında bu durum şu şekilde ifade edilmektedir:

Davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğuna ve davacı işçi davalı V. Ltd.Şti.nin işçisi olduğuna göre işe iadeye ilişkin hükmün bu davalı hakkında kurulması işe başlatmama halinde ödenmesi gereken tazminatı ile davacının çalıştırılmadığı en çok dört aylık ücretinin ise 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili gerektiğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu yön gözönünde bulundurulmadan ve hangi davalı hakkında hüküm kurulduğu açıkça belirtilmeden sonuca gidilmesi hatalıdır.Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işebaşlatılmaması halinde, davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında belirlenmesine,Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde, hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili gerektiğinin tespitine

Peki eğer asıl işveren-alt işveren ilişkisi yasaya uygun olarak kurulmamışsa durum ne olacaktır?

Kanunda asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı bir şekilde kurulması halinde alt işverenin işçilerinin asıl işverenin işçisi olarak kabul edileceği hüküm altına alınmıştır.  Şu durumda mahkemeler muvazaanın tespiti halinde asıl işverene karşı da işe iadeye karar verebilecekledir. Mahkemenin asıl işverene karşı işe iade kararı vermesi halinde ise, alt işveren de mali sonuçlar bakımından asıl işverenle müştereken ve müteselsilen mesul olacaktır.

Netice itibariyle, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığına mahkeme karar vereceğinden, alt işverenin işçisinin söz konusu davayı her iki işverene de yöneltmesi uygun olacaktır. Mahkeme tarafından her iki işverene de işe iade kararı verilemeyeceğinden, davalı işverenlerden bir tanesi için davanın reddine kararı verilecek ve avukatlık ücretine hükmedilebilecektir. Ancak mahkeme kararında bir işverene karşı işe iade kararı verilirken diğerinin de mali açısından sorumlu olduğu hususu gösterilecektir. Ortada muvazaalı bir işlem bulunup bulunmadığı olgusu başlangıçta bilinmediğinden,  işe iade kararının yöneltileceği işverenin tespiti açısından her iki işverene de davanın yöneltilmesi yerinde olacaktır. Davanın her iki işverene yöneltilmiş olması, davalı işverenlerden birisi yönünden davanın reddi ve davacı işçi aleyhine avukatlık ücretine hükmedilmesi olsa da, feshin geçersizliği ile mali sonuçlardan sorumlu olacak işverenin tespitinde işçinin hak kaybına neden olmayacaktır.